Monday 16 December 2024 - 14:51
İlim Havza'sının UNESCO belgesine yönelik eleştirisi, havzanın yapay zeka teknolojisiyle aktif bir şekilde yüzleşmesinin bir örneğidir

Havza \ Dr. Kasemi, İlim Havzası’nın UNESCO belgesine yönelik eleştirisini İlim Havzası’nın yapay zeka teknolojisiyle aktif bir şekilde yüzleşmesinin bir örneği olarak değerlendirerek: “Batı düşüncesinde ahlak alanında uzmanlar, algoritmaların yanlılıklarıyla ilgili bazı zorluklarla karşı karşıya. Bu konuda yapay zeka etiği alanında oldukça ciddi tartışmalar sürmektedir.”dedi.

Havza Haber Ajansı muhabirinin bildirdiğine göre, İlim Havzaları Akıllı Teknolojiler Yönlendirme Merkezi Sekreteri Dr. Muhammed Rıza Kasemi, Kum İlim Havzası Bilimsel Dernekler Konferans Salonu’nda düzenlenen “Yapay Zekadan Yararlanmanın Etik Hususları” adlı bilimsel toplantıda ve Yapay Zeka Etiği Bilimsel Sekreterliği’nin açılış töreninde konuştu. Dr. Kasemi, kuantum yapay zeka ve post-internet döneminin, her gün yeni bir teknoloji ve ürünün tanıtıldığı bir aşamaya geldiğini belirterek şunları söyledi: "Eğer aktif bir yaklaşım sergilemezsek, bu alanın karşı karşıya olduğu sorunlarla baş etmekte zorlanır ve bu alandaki sorulara cevap verme aşamasında takılıp kalırız.”

Ayrıca yapay zeka teknolojilerinin gelişimiyle ilgili etik ve hikmet temellerine dair birçok sorunun bulunduğunu vurgulayan Dr. Kasemi, İlim Havzası’nın özellikle ahlak alanındaki geniş İslami kaynakları sayesinde bu sorulara yanıt verebileceğini ifade etti. Bunun yanı sıra İlim Havzası’nın yapay zeka çağına uygun öngörülerde bulunabileceğini ve gerekli tasarımları yapabileceğini de ekledi.

Kasemi, UNESCO’nun 2021 yılında yayımladığı Yapay Zeka Değerleri Belgesi’ne değinerek, İlim Havzası’nın bu belgenin çeviri ve eleştirisinde öncü kurumlardan biri olduğunu belirtti. Havzanın Çağdaş Fıkıh Bürosu iş birliğiyle bu çalışmayı yayımlayıp yapay zeka değerleriyle ilgilenenlerin erişimine sunduğunu ifade etti.

UNESCO belgesine yönelik İlim Havzası’nın eleştirisini yapay zeka teknolojisiyle aktif bir şekilde yüzleşmenin bir örneği olarak nitelendiren Kasemi, şunları söyledi: "Bu, İlim Havzası’nın gurur kaynağıdır. Zira diğer ülkelerin yapay zeka değerleri konusunda UNESCO belgesine yansıttığı görüşleri hızla anlayıp, sınırlı bir süreye rağmen eleştiriler geliştirebilmiştir.”

Akıllı Teknolojiler Yönlendirme Merkezi Sekreteri Kasemi, dünya ülkelerinin yapay zeka değerleri konusundaki kaygılarına ve eylemlerine dikkat çekerek ülkemizin de bu meseleyle ciddi şekilde yüzleştiğini ve İlim Havzası’nın bu süreçte önemli bir rol oynadığını sözlerine ekledi.

Kasemi, bilgi teknolojileri ve yapay zeka ahlakı konularının derin tartışmalara sahip olduğunu ve bu konuların köklerinin "hikmet temellerimize" dayandığını belirtti. Ayrıca bu alanların fıkıh ve hukuk sahalarında büyük etkiler yarattığını, dolayısıyla uzmanların bu meseleleri ele alıp tartışması gerektiğini ifade etti.

Akıllı Teknolojiler Yönlendirme Merkezi Sekreteri, yapay zeka teknolojilerinin ortaya çıkardığı zorlukların giderek daha karmaşık hale geldiğine dikkat çekerek şunları söyledi: "Şu anda yapay zekanın kural tabanlı ve ontoloji odaklı sistemlerini geride bırakarak, öğrenme yeteneğine sahip büyük dil modellerine (LLM) ulaştık. Bu modeller anlam mantığını doğrudan öğretmeye gerek kalmadan öğrenim gerçekleştirebiliyor. Bu durum doğal olarak zorlukları ve meseleleri daha karmaşık hale getiriyor.”

Kasemi, yapay zekanın artık çok ciddi bir disiplinlerarası alan haline geldiğini vurgulayarak şöyle devam etti: "Eskiden yapay zeka teknolojisinin yarattığı sorunlar belirli bir seviyede tartışılır ve bir ölçüde dikkat çekilirdi. Ancak bugün bu alan diğer birçok bilgi disiplininden uzmanları da içine çeken bir boyuta ulaştı. Artık bu meselelere basitçe göz ardı ederek yaklaşmak mümkün değil.”

Kasemi, disiplinlerarası konularda diyaloğun önemine vurgu yaparak şunları söyledi: "Eğer yapay zeka mühendisleri yalnız bırakılır ve etik değerler konusundaki uzmanlar onların yanında yer almazsa, bu durum toplumun çeşitli katmanlarında olumsuz etkiler yaratabilir. Diğer yandan eğer etik konusundaki uzmanlar yalnızca yapılması ve yapılmaması gerekenlere odaklanır, yapay zekanın mimarisi ve teknik alanlarına girmekten kaçınırsa kesinlikle pasif kalmaya mahkûm olacaklardır.”

Kasemi, bilgi teknolojileri ve yapay zeka alanında “etik mesele” olarak tanımlanan birçok konunun gerçekte sorun olmayabileceğine dikkat çekti ve şunları ekledi: "Bu meseleler sistematik ve bütüncül bir bakış açısıyla ele alındığında daha doğru değerlendirmeler yapılabilir. Dolayısıyla disiplinler arası diyalog kaçınılmaz bir gerekliliktir.”

Bugün İlim Havzası yönetiminin yapay zeka konusundaki geniş vizyonu ve özellikle Ahlaki Değerler Derneği ile diğer bilimsel derneklerin güçlü kapasiteleri sayesinde bu diyaloğun gerçekleşmesi için uygun bir ortamın oluştuğunu belirten Kasemi, bu fırsatların etkin şekilde değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

Kasemi, yapay zeka ahlakının pasif bir alan olmadığını ve bu alanın teknolojinin gelişimi ve ilerlemesinde önemli bir rol oynayabileceğini vurguladı. Ayrıca Batı düşüncesindeki etik uzmanlarının bile algoritma yanlılıkları konusunda zorluklar yaşadığını ve bu konuda yazılmış eserler ve makaleler bulunduğunu, yapay zeka ahlakı alanında çok ciddi tartışmaların sürdüğünü belirtti. Bu tartışmaların İlim Havzası için son derece önemli olduğuna dikkat çekti.

Akıllı Teknolojiler Yönlendirme Merkezi Sekreteri, bu bağlamda Batılı düşünürlerin yapay zeka felsefesi ve ahlakı üzerine yazılmış eserlerden oluşan temel bir kütüphane oluşturduklarını, ancak bunun daha da genişletilmesi gerektiğini ve İlim Havzası’nda yapay zeka ahlakı ve felsefesiyle ilgili araştırmaların izlenmesi ve gözlemlenmesi gerektiğini ifade etti.

Kasemi, yapay zeka ahlakına dair bireysel ve toplumsal perspektiflerin farklarına değinerek şunları söyledi: "Bugün etik tartışmalarda ele alınan meseleler, özellikle toplumsal ve kültürel bir bakış açısıyla daha fazla endişe yaratıyor. Şu anda yapay zeka ahlakı daha çok belirli ve dar alanlarla ilgileniyor ve bu meseleye kültürel ve medeniyet düzeyinde bir yaklaşım geliştirilmiş değil.”

Kasemi, geçmişteki Yapay Zeka Fraksiyonu‘nun ulusal veri ve bilgilerin yasa olarak düzenlenmesi sürecinde bazı etik zorlukların yaşandığını belirtti. Şimdi ise yeni Meclis’te kişisel verilerle ilgili yasa tasarısı hazırlanırken kişisel veri mimarisi, erişim ve güvenliği ile veri paylaşımı konularında daha ciddi etik çerçevelerin ortaya çıktığını ve bu süreçte uzmanların devreye girmesi gerektiğini ifade etti.

Kasemi, İlim Havzası’nın yalnızca temel araştırmalarla yetinip, sistemin ihtiyaç duyduğu uygulamalı ve pratik araştırmalara yönelmezse mevcut zorlukların çözülmesinde etkili olamayacağını vurguladı.

Ayrıca, sanal ortamda yönetişim (governance) konusunda hâlâ sorunun tam olarak tanımlanmadığını belirten Kasemi, aynı dönemde yapay zeka yönetişimi sorunu ile karşı karşıya kalındığını söyledi. Bu sorunun etik ve kültürel bir perspektifle ele alınması gerektiğini, bu yaklaşımın etkin bir yönetişim için önemli olduğunu ifade etti.

Kasemi, yapay zeka ahlakının geleceğe yönelik düşünülmesinin önemine vurgu yaparak şunları söyledi: "Bugün belki bir mesele olarak görülmeyen ancak yakın gelecekte önemli bir mesele haline gelecek ciddi sorunlarımız var. Burada sanal ortamın deneyimlerinden ders çıkarmalıyız. Eğer o dönemde bazı zorluklar geleceğe yönelik olarak ele alınsaydı, belki bugün daha iyi önlemler alabilirdik.”

Kasemi, makine öğreniminin güçlendirilmesinin ardından, her zaman makine özerkliği (machine autonomy) kavramının gündeme geldiğini belirtti ve bugün Batı düşüncesinde bu konuda ciddi anlatıların üretildiğini söyledi. Bu anlatıların motivasyonu ne olursa olsun, sorulan temel sorunun şu olduğunu ifade etti: "Acaba makineyi kendi bilgi sistemimize uygun şekilde eğitebilir miyiz? Eğer eğitebilirsek, bu eğitim sürecinin çerçevesi nasıl olmalıdır?”

Akıllı Teknolojiler Yönlendirme Merkezi Sekreteri, ülkemizin yerli yapay zeka araçları ve hizmet sistemleri geliştirme sürecinde olduğunu ve bu alanda yakında güzel haberler alacaklarını duyurdu.

Son olarak, insanın makineye karşı mı yoksa yanında mı olacağı sorusunu gündeme getiren Kasemi, şu önemli noktaya dikkat çekti: "Hangi düşünce yapısına doğru ilerleyeceğimizi ve buna bağlı olarak ülke yönetim sisteminin nasıl şekilleneceğini bilmemiz önemlidir.”

Kasemi "yapay zeka diplomasisi alanındaki temel sorunun, birçok kişinin göz ardı ettiği İslami düşünce ve insani bilimler alanındaki temel ilkelerimizi kullanarak yapay zeka alanındaki rolümüzü geliştirme kapasitemiz olduğunu" söyledi.

Bu noktayı açıklarken şunları ekledi: "Aslında sahip olduğumuz dini öğretiler ve bu öğretilerin bize sağladığı imkânlar, kendi yapay zekamızı üretmemizi sağlayacak temel unsurdur ve bu, Batı’nın yapay zekasına karşı durduğumuz noktadaki ana esastır.”

Akıllı Teknolojiler Yönlendirme Merkezi Sekreteri, yapay zeka teknolojisinin üretiminin tam anlamıyla mümkün olduğunu vurguladı. Bu alanda nükleer teknoloji, mikro uçaklar ve roket teknolojileri gibi birçok başarıya imza attıklarını belirterek, yapay zeka alanında da başarılı olacaklarına inandığını ifade etti. Son olarak, yapay zeka yönetişimiyle ilgili karşılaştıkları temel sorunların mutlaka etik bir çerçeveye ihtiyaç duyduğunu belirtti ve ekledi: "Bizim etik ilkelerimiz ve hikmet temellerimizle şekillenen bir mimari, yapay zeka alanındaki en büyük farkımızı oluşturuyor.”

Kasemi, şu anda tasarım aşamasında olduklarını belirterek, bu tür tartışmaların ülkenin mevcut durumu için oldukça uygun olduğunu söyledi. Ayrıca ulusal yapay zeka belgesi, ulusal yapay zeka kuruluşu ve bu alan için hazırlanan altyapıların, İlim Havzası’ndan dinin ve bilgi sisteminin koruyucusu olarak, yapay zeka meselesine ciddi bir şekilde müdahil olmasını beklediğini vurguladı.

Kasemi, yapay zeka ahlakıyla ilgili çalışmaların İlim Havzası dışında yapılmadığını, yapılmış olsa bile bu çalışmaların İlim Havzası’nın yapay zekaya bakış açısıyla uyuşmadığını veya dinin bilgi sistemine dair doğru bir anlayışa sahip olmadıklarını belirtti. Bu durumun İlim Havzası’nın sorumluluğunu daha da ağırlaştırdığını ifade etti.

Kasemi, başlangıçta yapay zeka ile ilgili ciddi bir hazırlıklarının olmadığını ve yalnızca çok sınırlı deneyimlere sahip olduklarını söyledi. Ancak şimdi yapay zekanın hızla ülkenin yönetişim sistemine girdiğini, "eğer etik tasarımlarını bu gelişmelere uygun şekilde hazırlayamazsak, ülkenin yönetişim sisteminde ciddi zorlukların ortaya çıkacağını" belirtti.

Akıllı Teknolojiler Yönlendirme Merkezi Sekreteri Kasemi, yapay zekanın platform tabanlı bir modelle geliştiğini belirterek, bu alanda etkili olabilmeleri durumunda etkilerini diğer alanlara da yayabileceklerini söyledi. Ayrıca yapay zekanın büyük mimarisine müdahale edebildikleri takdirde bu alandaki ekosistem ve gelecekteki tasarımlar üzerinde de önemli bir etki yaratabileceklerini ifade etti.

Kasemi, dünyada yapay zekaya dair temel yaklaşımların çok ciddi meseleler olduğunu belirterek bu bağlamda yapay zeka, kültür ve İslam bilimleri konulu bir konferansın gelecek yıl uluslararası düzeyde düzenlenmesinin planlandığını duyurdu. Bu konferans sayesinde, hem yerli araştırmacıların kendi çalışmalarını sergileyebileceğini hem de diğer ülkelerden gelen araştırmaları görme fırsatı bulacaklarını belirtti.

Kasemi, yapay zeka ahlakı ve tasarımı konusunda daha derin çalışmalara girmeleri gerektiğini vurgulayarak bu çalışmaların kendilerini gerçek ürünler üretmeye yönlendireceğini söyledi. Dünyanın sadece yapay zeka tasarımı alanında değil aynı zamanda yapay zeka ürünlerinin üretiminde de önemli başarılar elde ettiğine dikkat çekti.

Kasemi, bazı Batı modelindeki yapay zeka hizmetlerinde şekillenen etik önerilerin, kesinlikle "bizim temellerimizle çeliştiğini" belirtti. Eğer sadece ahlakî doğru ve yanlışlar üzerinden gitmekle yetinirlerse sanal ortam yönetimi gibi daha önceki deneyimlerden çok daha fazla zarar görebileceklerini vurguladı.

Kasemi, müdahale ve etkileşim seviyelerini yalnızca sorulara yanıt vermekten, yapay zekanın tasarımı ve mimarisine yönlendirmeye taşımaları gerektiğine dikkat çekti. Yapay zeka etiği kürsüsünün bu sürece katkı sağlayabileceğini ifade etti.

Akıllı Teknolojiler Yönlendirme Merkezi Sekreteri Kasemi, İslam ahlakı uzmanlarının birçok yönetimsel alanda yer almasının gerektiğini ve bu şekilde İslami bakış açısını aktarabileceklerini vurguladı.

Kasemi, İran’da bugüne kadar yapay zeka alanında bir ahlak kürsüsü oluşturulmadığını belirterek, İlim Havzası’nda şekillenen bu ilk yapay zeka ahlakı kürsüsünün önemli bir adım olduğunu söyledi.

Kasemi, yapay zeka ahlakı alanındaki çalışmaların gelişmesi, bu alanın tasarımı ve mimarisi ile yapay zeka yönetişimi üzerine daha ciddi müdahalelerde bulunulması gerektiğine dikkat çekerek, bunun İlim Havzası’nın uluslararası platformlarla olan ilişkilerini güçlendireceğini ifade etti.

İlim Havza'sının UNESCO belgesine yönelik eleştirisi, havzanın yapay zeka teknolojisiyle aktif bir şekilde yüzleşmesinin bir örneğidir
Resimler / Yapay Zeka Ahlakı Bilimsel Sekreterliği Açılış Töreni

İlim Havza'sının UNESCO belgesine yönelik eleştirisi, havzanın yapay zeka teknolojisiyle aktif bir şekilde yüzleşmesinin bir örneğidirİlim Havza'sının UNESCO belgesine yönelik eleştirisi, havzanın yapay zeka teknolojisiyle aktif bir şekilde yüzleşmesinin bir örneğidirİlim Havza'sının UNESCO belgesine yönelik eleştirisi, havzanın yapay zeka teknolojisiyle aktif bir şekilde yüzleşmesinin bir örneğidir

Tags

Your Comment

You are replying to: .